24 Kasım 2009 Salı

Nefret!!

Hayat bu işte; Kanatlanıp gitmek dururken, Dört duvar içinde hap solursun. Yaşamak için bir neden ararken, Ölmek için bulursun!!!


Çelişkiye düştüm tetiği çekip çekmemek arasında. Hiç birşey yoktu beni hayata bağlayan. Ne için yaşayacaktım ki zaten. Ellerimi açıp yalvardım kaç sefer küçücük bir işaret için umudumu hiç kesmeden. Olmadı fakat, bulamadım ufacık bir zerre. Dün gözlerimi açtığımda hep gözlerimin önünde olan kişiler yoktu bugün. Yanlış ne yapmıştım ben acaba, incitmişmiydim onları, HAYIR!! Yüz üstümü bırakmıştım, ASLA!! Ama neden böyle olmuştu şimdi... Bir basamak olarak kullanılmak koyuyor insana bir süre sonra. Hayatlarını düzene sokup çiğnenmiş bir şekilde yüz üstü bırakıyorlar insanı. Her seferinde bu son olucak diyorsun, fakat ister istemez açık bir kapı bırakıyorsun, tabi anlayana!... Peki bu tetiği çekmemek için bir sebep bulabilirmisin, şakağına dayalı bir silahla beklerken buz gibi odanda. Bütün bu nefretini kusmanı önleyecek ne var ki!! Sanırım bir BOK yok! Başlık olarak NEFRET'i düşündüm, tabi hala düşünebilecek bilince sahipsem. Her ne haltsa, zaten doğru düzgün yazı yazamam ve bu ruh haliyle daha da beter oluyor. Tam herşey düzelmiş derken 4 - 5 sene öncesine dönüyorsun bir çizikte. Ve ben tetiği çekmeye karar verip koyuyorum hayatıma NOKTA'yı .


Tertemizdi sanki dünya gözlerimi açtığım anda
Hiç düşünmeden inandım masal tadında yarınlara
Yalanlar ortasında kaldı tüm çocukluk anılarım
Çizgi romanların dışında bir kahraman bulamadım
Toz pembe olmasaydı keşke tüm rüyalarım
Hep sorular sordum ama cevaplarını alamadım
Hep yalan söylenmiş hep yalan
Kavuşamadı hiç ayrılanlar, masallar gerçek olmadı
Aşık oldugum sokaklarda kimseler konuşmadı
Ama şehir hiç susmadı hep ağladı hep ağladı…

ve + olarak

arkadaş sen bu değilsin
yaşıyan sadece fikrin
arkadaş niye gücendin
alıştım karıştım ben sana
rüyanda görsen inanma...

12 Kasım 2009 Perşembe

Yoksa sen faşist misin ha??

Sevgili blog uzun bi aradan sonra tekrar merhaba. Geçen gün bir video seyrettim bunun hakkında yazayım dedim. Bana katılacak arkadaşlar olacağı gibi karşı fikri savunan arkadaşlarda olacaktır. Eğer karşı olan varsa yorumda bulunmasını isterim. İzninizle başlıyorum.

----OOOO----


-spoiler-
Türkiye Cumhuriyeti
ANAYASASI





MADDE 3.– Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

Başkenti Ankara’dır.

--Değiştirilemeyecek hükümler--


MADDE 4.– Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.


-spoiler-


Ne diyor 4. madde? T.C anayasasının ilk 3 maddesi hiç bir şekilde değiştirilemez ve DEĞİŞTİRİLMESİ TEKLİF EDİLEMEZ!!!


Peki sizce bugün biz bu anayasaya ne kadar sadık kalıyoruz? Atatürk düşmanı, gerici zihniyete ne kadar karşı çıkıyoruz? Bu ülkeyi kaosa sürükleyenleri, bizi bölmek isteyenleri neden oya boğup başımıza getiriyoruz?


Halkın refah içinde yaşamak için talep ettiği şeylerle, devleti tekelinde tutan zihniyetin halka arz ettiği şeyler o kadar farklı ki. Hani apo denen terörist başından hesap sorulacaktı? Hani dağlardaki pkklılar tek tek temizlenecekti? Temizlemekten anladığınız bu mu Tayyip Erdoğan?? Eli kanlı teröristleri affedip tekrar halkın içine salarak DTP denen pkknın alt şubesini meclise sokmak mı? Eğer anladığınız buysa dünyanın en temiz insanı olmak üzeresiniz tebrik ederiz. Bu gidişle domuz gribi sizi "teğet" geçer.


Mutaassıplık adı altında bizim hayatlarımızı ipotek altına alan Tayyip ve tayfasına ölümüne karşıyım. Atatürk zamanındaki Türkiye için canım feda, ama Türkiyeyi bu hale getirenler başımızda olduğu sürece askerliğe karşıyım. Düşünsenize neden böyle bir adamın yönettiği ülkede askerlik yapayım ki? Arkamdan "kelle" diyeceğini bile bile, düşman olarak gördüğüm, ülkemi ondan korumak istediğim adama (belki de benim de canımı alacak adama) "sayın" diyeceğini bile bile? Bu nedenle vicdani ret hakkımı kullanacağım (eğer Tayyip devletin başında kalırsa). Yok eğer başımıza adam gibi adamlar gelecekse sınıra kadar inip ülkemin topraklarını sonuna kadar korumaya razıyım. Dış düşmanlarla savaşmak yerine iç düşmanlarla savaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye istediğim hale gelene kadar onların istediği hiç bir şeyi yapmayacağımı sizlerin huzurunda söylemek istiyorum. Başta da söylediğim gibi, bu bir arz-talep meselesi. Devlet eğer bize bazı şeyleri yaptırmak istiyorsa, önce bizim isteklerimizi yerine getirmelidir.


Kaldı ki terörist başına "sayın", o teröristlerle dağlarda savaşan şehitlerimize ise "kelle" sıfatını uygun gören bu yoz hükümetin görev yaptığı bir ülkede yaşamaktan da ayrıca utanmaktayım. Cennet vatan dedikleri bu olmasa gerek. Acaba Mehmet Akif mi yanıldı, yoksa ben mi yanılıyorum? Öyle ya "Verme dünyaları alsan da, bu cennet vatanı" mısrasını içeren bir istiklal marşı olan cumhuriyetimizin başındaki hükümet "sözde cennet" vatanı karış karış satmaktadır. Halktan aldığı paralarla oğluna ticaret gemisi, damadına medya grubu satın almaktadır.


Yoksa rahmetli şair, o zaman için mi, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatta olduğu zaman için mi yazmıştı bu mısraları? 1923 deki cennet vatanın 2009 da cehenneme döneceğini hesaba katmamış mıydı? Doğru nereden bilebilirdi ki? Ulu önder M. Kemal Atatürk'ün öleceğini, bir gün vatanın cennetten cehenneme döneceğini kimse hesaba katmamıştı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının çıkardıkları anayasanın T.C'yi bölünmez bir bütün yapan maddesini ve neredeyse resmi dilini değiştirmeye çalışacaklarını da...


Bugün kürt açılımı adı altında Türkiye'de kaos çıkarmaya çalışanlara karşı bir babanın çığlığını kimse duymuyor (veya kuvvetli bir ihtimalle duymazdan geliyor) : "Kürt bir baba yeşil kartıyla 20 çocuğuna birden ücretsiz tedavi sağlayabilmesine rağmen, benim gibi Türk babalar tek çocuklarını tedavi ettirebilmek için varını yoğunu ortaya dökmek zorunda kalıyor. Yeteri kadar kürt açılımı yapıldı. Birazda TÜRK AÇILIMI istiyoruz!" Doğru söze ne denir?


Otobüse bindiğimde kendi aralarında kürtçe konuşan kürtler görüyorum. Ne kadar rahatsız olsam da kendi aralarında böyle konuştukları için bir şey demeye hakkım yok. Ama çok sayın ve sevgili Tay-yeap bey kürtçeyi resmen tanıdığını göstererek kürtlere özel bir kanal açarsa, ve kanal açılışında "trt 6 hayırlı olsun" un kürtçesini söylerse bana cevap hakkı doğar ve kimse susturamaz. Susmuyorum, susmayacağım. Türkiye'nin resmi dili Türkçe iken, özel bir kanal değil devletein bünyesindeki kanalın, Türkiye'nin televizyon kanalının bir parçası olarak kürtçe bir kanal açılırsa ve bunlara ek olarak ermenice, arapça kanallarında yolda olduğunu söylerse ben Tay-yeap adlı Amerikan uşağına, tek başıma da olsa karşı gelirim. Kürtleri tanımıyorum.


Ben Türküm, resmi dilim Türkçe, anayasam T.C anayasası ve başkentim Ankaradır. Her Türk için bu geçerlidir. Dikkat! Türkiyeli değil TÜRK dedim. Bunu değiştirmeye çalışanlara ise düşmanım. Kurtuluş Savaşı siz ülkeyi bu hale getiresiniz diye yapılmadı. Aklınızı başınıza devşirin, aksi halde bu millet sizi başa getirdiği gibi al aşağı etmesini gayet iyi bilir.


Sayın kelimesini Türk tarihinde tek hakeden kişi; ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi : "Bu memleket tarihte TÜRK'tü, halde TÜRK'tür ve ebediyen TÜRK olarak yaşayacaktır.."


Eğer bu yazıyı okuyup bu faşistlik diyorsanız; göğsümü gere gere cevap veriyorum :

Eğer bu faşistlikse ben FAŞİSTİM!!!!!


Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! Yaşasın TÜRKLÜK! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!


Noldu birden depreştin diyenler.. Sizde haklısınız ama aşağıdaki linki tıklarsanız öfkemin sebebini bir nebze anlayabilirsiniz. Buyurun.


http://www.facebook -tr.com/tv- haber/ulkenin- son-hali. html

6 Kasım 2009 Cuma

GDO'ya Hayır !

Artık hepimiz azçok biliyoruz ne olduğunu,onun için uzun uzadıya yazmaya gerek yok.
Genetiği değiştirilmiş ürünleri ükemizde istemiyoruz kardeşim bu kadar basit.Sevgili hükümetimiz bunları niye sokuyor ülkemize anlamakta güçlük çekiyorum.
Göz göre göre vatandaşının sağlığıyla oynamak,gelecek nesilleri tehlikeye atmak kısır yahut kanser olmasını sağlamak böyle bir şey sanırım.Bir yandan 3-4çocuk yapın derken bir yandan soyun sonlanmasına neden oalcak bir işe imza atıyorlar.Ya şuurunu kaybeti bunlar,yada kukla gibi birileri oynuyor bunlarla.
Hala %40 oy alabiliyorlar tabi.Zeki halkıma da teşekkürü borç bilirim.Var olun !
Bunlar yıllardır mevcuttu ülkede,yeni mi aklınıza geldi diyecekler olursa...Evet aklımız yeni başımıza geldi.


http://www.gdoyahayir.org/

3 Kasım 2009 Salı

Eylül akşamı

belki benim kağıt param,
bir şekilde, döne dolaşa
senin cebine girmiştir
belki aynı posta kutusuna,
değişik zamanlarda da olsa,
birkaç mektup atmışızdır
ayın karpuz dilimi gibi
batışını izlemişizdir deniz kıyısında
aynı köşeye oturmuşuzdur köhnede
belki de birkaç gün arayla
olamaz mı?
olabilir.

1 Kasım 2009 Pazar

Sakarya Tatankaları vs. Yeditepe Eagles





Tarih 28 Ekim...
Saat 1 buçuk, 2 civarı...
Yer Sakarya'da tarladan bozma eski bir futbol sahası...
Maçın başlamasıyla şiddetini arttıran yağmura rağmen oynadığımız ilk hazırlık maçımızda tüm güçlüklere rağmen Tatankaları 14-6 gibi bir skorla yendik...
İlk maçımız olmasına ve havaya rağmen gayet başarılı ve etkiliydik umarım ilerki maçlarımızda da başarılarımızın devamı gelir.