2 Temmuz 2010 Cuma

MADIMAK



Madımak olayı olarakta bilinen olay, 2 Temmuz 1993'de Pir Sultan Abdal'ı anmak üzere Sivas'a giden aydın, yazar ve düşünürlerin Madımak otelinde yakılarak katledilmesidir. Gerici, şeriatçı ve faşist güçlerin 1 Mayıs 1977’de İstanbul’da, Maraş’ta, Çorum’da, Gazi’de yaptığı katliamlar ile beraber Türkiye tarihinin en kara lekeleri arasındadır. Evet, o günler başka türlü yaşansa biz başka bir ülkede yaşıyor olabilirdik. Ama onlar yanarken karanlığa ışık oldular, şimdi bizlere bu ışığı çoğaltmak düşüyor. Katiller hala aramızda, Madımak hala müze olmadı. Hayatını kaybeden 37 kişinin ruhunu bir nebze rahat ettirmek için Madımak'ı unutma!







yumrukluyorum duvarları, yumrukluyorum kara gecenin bedenini.
ellerim kan içinde, nehirler taşmış yanaklarımda.

otuzyedi can, otuzyedi gül çatlamış susuzluktan sivasın içinde.
nasıl uyku tutar gözlerimi.

döne döne semaha duranlar tutuştu önce

sonra türküler sonrada şiir çığlıksız düştü türkülerin yanı başına.

sivas.. sivas.. yiğitlikmidir emanet cana kıymak,
yiğitlikmidir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp karanlığa kurban etmek.
söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak.

varmıdır kardelen akınında bir avuç inciyi ateşte tutmak
böyle garip düştüğüme bakma, böyle mahsun durduğuma
varsın ateşim suskunlukla beslensin
benimde yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik.
seninde dağların var sivas seninde dağların.
dağlarında şahanların.

30 Haziran 2010 Çarşamba

ENDICE | OYUN

Bir arkadaşım verdi oynamaya başladım,bildiğin mantık oyunu ve gayet düşündürüp beyin yoruyor.Zarları belirtilen hamle sayısı ile sıfırlanana kadar kutuların içerisine sokman gerekiyor ve hepsini soktuğun zaman seviye atlıyor.Onuncu seviyede oyunu yapamadığımdan ötürü sinirlenerek kapamış bulunmaktayım.Zekasına güvenen arkadaşların oynamasını tavsiye ederim.Ben onuncu seviyeye kadar dayanabildim.Gerisine beynim basmadı sanırım :)

Unutmadan ekleyeyim,çok hamle yapma şansınızın olduğu mevcut bir zar ile diğer zarı iterek hamle yapma şansınızda mevcut.

Oyunu oynamak için tıklayınız.


Will



Yazı www.tebevolimo.blogspot.com adresinden mito adlı yazardan alıntıdır.Artık o nereden alıntı yaptı bilemem fakat ben oradan gördüm ve paylaşmak istedim.Gayet güzel bir konusu olan bir film,ilgimi çekmeyi başardı.Bari isim toplayalım da 20100'de filme organize bir şekilde gidelim.


Liverpool'un 2005 yılında İstanbul'da Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazanmasına tanıklık eden 11 yaşındaki "Will".

Liverpool hayranı 11 yaşındaki Will yetimhanede büyümektedir. Bir gün kayıp babası ansızın Liverpool'un 2005 yılında İstanbul'da oynayacağı Şampiyonlar Ligi final biletleri ile çıkagelir. Ancak babası aniden ölür. Yolculuğa tek başına çıkmaya karar veren Will, yetimhaneden kaçar ve Paris'te eski bir futbolcu olan Bosna'lı Alek ile tanışır. Will'den çok etkilenen Alek, onun yolculuğuna katılır. Bu arada aranmakta olan küçük kaçak TV haberlerine konu olmaktadır. İstanbul'a gelmeyi başaran ikiliyi stadyumda İngiltere'nin ünlü futbol efsanesi Kenny Dalglish ve Türkiye'nin başarılı teknik direktörü Mustafa Denizli karşılar.

İşte bu dramatik finali izleyebilmek için Londra'dan yola çıkan küçük Will'i, Perry Eggleton canlandırıyor. Filmde Kristian Kiehling, Damien Lewis ve Bob Hoskins yer alıyor. Liverpool Spor Kulübü'nün desteklediği filmin final sahnesi ise efsanevi Liverpool oyuncusu Kenny Dalglish ve ünlü teknik direktör Mustafa Denizli'yi buluşturuyor. İngiliz işçi sınıfının takımı olarak bilinen Liverpool'un küçük taraftarının öyküsünün anlatıldığı filmin setinde de emekçi hakları sonuna kadar korunuyor. İngiltere'de çocukların 4 saatten fazla çalışması yasak olduğu için başrol oyuncusunun 2 dublörü var. 10 yaşındaki Jude Wright ve 12 yaşındaki Mitchel Davis dublörlük yapmak için İngiltere'den gelmiş. Will'i canlandıran Perry Eggleton, derslerinden geri kalmaması için İngiltere'den gelen öğretmeninin refakatinde karavanında ders çalışıyor.

Not : An itibari ile filmin çekimleri tamamlanmış. 2011 yılında Türkiye'de vizyona girmesi bekleniyor...

Eleştiri

Dün gece sevgili sevgilim blogu incelemiş,yazıları okumuş.Çok amatör,muhabbet eder gibi yazıyormuşum yazdıklarımı.Yaptığı bu eleştiri için de kendisine teşekkür ettim,mutluda oldum.Eleştirilmek çok güzel bir duygu.İnsanlarda benim gibi daha iyi olmasını istiyorlardır belki...Bende sizi seviyorum.

29 Haziran 2010 Salı

BOLA

Oynadığım bir oyunu tanıtmak istedim.Yaklaşık beş gündür facebook üzerinden fifa 99 gibi bir oyun oynuyorum.Ama daha geniş kapsamlı.Takımına ad koyuyorsun,renklerini seçiyorsun ve antreman maçı yaparak oyuna başlıyorsun.Oyunu yeterince öğrendikten sonra gerek turnuva maçlarıyla gerek arkadaşlarınla maçlarınla gerek diğer ülkedeki insanlarla yaptığın maçlarla levelini arttırıyor,taraftar sayını arttırıyor para kazanıyorsun.

Para kazandıkça takımının başına bir antrenör alabiliyor,oyuncularına ilave özellikler alabiliyorsun.
Bilet fiyatlarını kafana göre koyma gibi bir lüksün yok fakat stadının bütün tribünlerini para kazanarak kafana göre geliştirme gibi güzel bir imkanın var.
Oyuna başlarken melancolie diye bir dalga veriyor beş adet.Bu bittiği zaman bir daha kazanılmıyor çünkü oyunu yapan şahıslar bunu parayla satıyor ve gelirini oradan karşılıyor.İleriki seviyelerdede sanırım bir hayli ihtiyaç duyulan bir ürün bu.

Gayet sıkılmadan arkadaşlarımla maç yapıyor,fark attığımda profillerinde paylaşmaktan zevk alıyorum.Search kısmına bola yazarsanız uygulama karşınıza çıkar.takımınızı oluşturun ve kapışalım derim :)

28 Haziran 2010 Pazartesi

İETT, Sen ne ayaksın ?

İşte o gün eve dönerken otobüs gelmeyince biraz yürüyelim dedik yürürken diğer otobüs durağına geldiğimizde birde ne görelim !



Beyler,ne içiyorsanız söyleyinde bizde kullanalım.Bu kafaya nasıl ulaşıyorsunuz ve böyle bir kafa yaşamak nasıl bir duygu merak ettim.